24 Aralık 2014 Çarşamba

Doğum günün

7/

lavanta kafe  sabah olmak üzere.
"Gelebilseydin sen de eve"
Kahve içerken dalmışım.Bu cümleyi söyleyerek ayıldım.
-Terminal dönem -

Son dönemmiş.Hande söyledi."Siz inanmak istemiyorsunuz ama durum böyle halacım "dedi.Bilmiyordum.Zamanı ve tarihi unuttum.Şükran'ın ve kardeşimin verdiği mücadele için inanmıyorum.Reddediyorum.
Pazartesi yeniden ,bu kez kaplı stent takılacak ki yemek yiyebilsin.Stent'in boru gibi yada hortum gibi bir şey olduğunu tahmin ederdim.File gibi olurmuş meğer.İşte o filenin deliklerinden yemek kırıntıları açık delikten akciğere kaçıp,zatürreye neden oluyor.
Ahmet başka bir dünyada ne anlıyor anlatılanı ne de dinliyor.Gözleri sabit noktada,ne düşünüyor,ne yaşıyor içinde.Ahmet nerede kaçıncı dünyada bilemiyorum.
Ona baktığım her an kendimi bildiğim çocukluğumdan bu yana onunla geçirdiğim günler ve kavgalar  resmi geçitte oluyorlar.
En son oturduğumuz eve taşınırken makaralı teyp bantlarını sıkıca sardım ve özenle yerleştirdim koli kutularına.Teyp kayıtlarını uygun bir zamanda kasete aktaracaktık ve kardeşlere dağıtacaktık babamla birlikte,aradan geçen zamanda kaset devri kapandı ve şimdi cd'ye kaydettirmek üzere saklıyorum, gizli geçitte.Biz ona yeni doğduğunda ve bebekken va hala Karamammi derdik.Büyürken birlikte.Babacığım grundig marka teyb'e seslerimizi kaydederdi.Şarkı söylerdik birlikte,sonra babam, sorular  sorarak konuştururdu bizi.
Aynı okullarda okuduk,aynı dershaneler. Gençliğimiz ya.Çocukluğumuz gibi gençliğimizde şahane geçti,onca olumsuzluklara rağmen.En çok kavga ettiğim insandı.O da benimle az uğraşmazdı ama.Anneme söylerdi her şeyi.
Doğduğumuz günden bu yana yani yıllarca, yani yollarca yani yol ayrımlarında bile yolumuz kesişen, birlikte ağlayıp, birlikte güldüğümüz umudumuz. En kavgalı günümüzde bile birbirimiz için üzüldüğümüz ve her defasında yaşam dolu kahkahalarımız.
Kim kimi kıskanırdı ha, sen mi beni, ben mi seni?
Arkadaşlarıma yani kızlara pişirilen en berbat kahveydi elinden içtiğim. Belli etmedim sana ama şimdi söylüyorum haydi bana kız bağır söv istersen gelmişime geçmişime. Ama tüketme kendini, tüketme kendimi. Tükenmeyelim.
En berbat şakaları yap, hatta aç telefonu anneme şikâyet et, söz kızmayacağım.
Umudumuz umut olsun mu, yeni yaşantımızda. İnanıyorum ve biliyorum ki her şey çok güzel olacak.

Tanrım ne çok şey paylaşılmış.Göz açıp kapanıncaya kadar gecen bir elli yıl.
Yeni memurluğum sırasında bir gün,kardeşim beni aradı ve yanına kadar gelmemi beni birisiyle tanıştıracağını, söyledi.Bu arada yine aynı kurumda ayrı bölümlerde çalışmaya başlamıştık.Yanına geldiğimde beni çok güzel bir kız ve arkadaşlarıyla tanıştırdı.Lüleli saçları omuzlarındaydı,yeşilin her tonu saklıydı gözlerinde.Gaziantep ilk görev yeriymiş.Ayaküstü tanışma faslından sonra kızlar izin isteyerek ayrıldılar yanımızdan.Bizim Karamammi kulağıma eğilerek "Pınar bu kıza iyi bak çünkü onunla evleneceğim" dedi.Böylesi güzel bir kızla kim evlenmek istemezdi ki,onu ben de çok beğenmiş ve sevmiştim.
Şükran'la ilk ben tanışmıştım o anki sıcaklık hala içerimde bir yerlerde soğumadan duruyor.

/8
çünkü yazar boşluğa zaman
geri alınmayan saatleri.

Bu gün 3.stent denemesi yapıldı.Eski stent çıkarılarak yerine metal ve daha uzun bir stent takıldı.Kardeşimin çok acısı var.Bunca acıya gık demeden dayanıyor yavrum.İki gün önce özel odaya çıktık.Tansiyonu o kadar düştü ki,üşümeye başladı.Öksürmesi de çoğaldı.Şükran'la birlikte battaniyelere sardık.Akşam üzeri iki kaşık puding yedirdim.Anlayamadığım bir şeyler var,anlayamadığımız.Su içtiği anda vücudu tepki veriyor.Yedirdiğim pudingi öksürüğündeki balgamlarda görüyorum.Neden stent takıldığı halde yemek yiyemiyor.Gücü tükenmeye başladı.Çok sevdiğiniz bir insanın gözünüzün önünde eriyip akması dayanılası bir durum değil.Şükran da kilo verdi bu sürede.Okul ev ve hastane üçgeninde koşturup duruyor.Ahmet'in yanında yemek yemiyoruz.Koridordaki pencere pervazında ayaküstü atıştırıyoruz.
Bu gün Ayşe'nin de doğum günü,bu gün de doğum günü(kasım2014)aradan iki yıl su gibi akıp gitmiş.Hastanede yaşadıklarımı kısa ve küçük notlar halinde kayıt altına almaya başladığımda bu yazıyı yazabileceğim aklımdan bile geçmemişti.Defterimi her okuduğumda o günleri yeniden yaşıyorum.Bir kaç hafta önce odamdaki kitapları düzenlerken yine turuncu kapaklı defterimle başbaşaydım ve defterimin sayfaları yırtılıp duruyordu.Kardeşimle yaşadıklarımızın bir kısmını da olsa yazmaya karar verdim.
Ayşe'yi her doğum gününde ararım,anımsarım ona şiirler yazarım.Sabahleyin uyandığımda aklımdaydı, ilerleyen zamanlarda unutmuşum.Akşama doğru Ayşe kızım aradı "Doğum günümü unuttun" dedi.Ne kadarda önemli gençler için böyle özel günler.Tanrım kızım hiç büyümeyecek sanıyorum.
 /9
Urografin vererek film çektiler bu gün.Kaçak var evet.Stent'in altından yemek borusundan akciğere doğru bir kaçak var.Bu durumun anlaşılmasıyla biraz daha rahatladık.Çünkü belirsizlik ve bilinmezlik sinirlerimizi bir hayli gerdi.Hasta çok yorgun ve bilincini kontrol altında tutmak için sabrediyor.
Bu kez dahiliye servisine çıkmayı bekliyoruz.Bir umut uğruna ya Rab.Alınacak bir nefes uğruna.Dahiliye sevisine çıktığımızda stetnt tekrar değişecek.Beslenmesi için boynunda açılan damar yolları  iyice tıkandı.
Koridora çıktığımda devasa bir aleti iki görevli çekerek bir odaya doğru götürüyorlardı.Başka bir görevli yanlarından geçerken "Filmin konusu nedir" diye sordu.Entübeli bir hasta için rontgen cihazı getirmişler meğer.cihazı çeken görevli soru soran arkadaşına dönmeden işine devam ederek "siyah beyaz drama çekiyoruz abi" diye yüksek sesle cevap verdi.
Koridorda Hande'yi gördüm.Bu gece Şükranla birlikte Hande de babasıyla birlikte kalacak.
Uykusuz ve yorgunum.Kardeşimin yanında bunlardan bahsetmek istemiyorum.Evde Hamdi bana kendi şiirlerinden bir kısmını okuttu.Bunlardan birisi çok dikkatimi çekti ve Hamdi'ye sarılırdım. Onun ileride iyi bir yazar yada şair olabileceğini hissediyorum.Hamdi bazen çok şaşırtıyor beni.Bir bakıyorum olgun ve anlayışlı beyefendi birisi bazen de bir deli oğlan.Onu çok seviyorum.Kardeşimden bana kalan üç candan birisi.Kendi deyimiyle Atay soyadını taşıyacak olan tek kişi:)benimse bebeğim.
Siyah kuş,anneme mektuplar ve bir kaç da şiir kitabı bitirdim hastanede.Erdal Ceyhan'ın haiku kitabıysa sürekli çantamda.
Ertesi gün cumartesi hastaneye geç gideceğim.Bu süre içinde Nurhan'la görüşmeyi planladık ve buluştuk.Nurhan'da nedenini bilemediğim bir çekim gücü var ve o güç bana geçti.Onunla facebook sokağındaki hai-kuşlar kraathanesinde tanıştık.Çok tatlı minicik bir kadın ve müthiş enerjisi var.Kısacık zamanda neler paylaştık,neler konuştuk unuttum.Unutmak haiku kurallarından biriydi zaten.(Öğrendiklerini unut.)Ayrılmak istemedik sanki birbirimizden.Nurhan'ın şiirlerini çok beğeniyorum ve başarılı buluyorum.Kıraathanemiizin İzmirlisi.
/
Ayşe bu gün Trabzon'dan Gaziantep'e geçti.Onunla uzun telefon görüşmesi yaptık.Dedesinin tırnaklarını kesmiş benim yerime.Buna çok sevindim.Kızım olgunlaşma ve büyüme yolunda adımlar atmaya başlamış çünkü.

/10  Dahiliye servisi

Ey yaşam
Kavgamdın
Elbette
İlk nefeste son nefeste...

Umudun umutsuzluğa dönüştüğünü hissetmek kadar kötü bir duygu yok.Olamaz.
Bu gün yine gastroda stetnt tamiri yapıldı.Olmuyor kaçıncı deneme olmuyor.Kardeşim hala TPN ile besleniyor.Bu kez kasık bölgesinden damar açıldı.Yeni fistül oluşumları var yemek borusunda.
Sunacığımın bazen haklı olduğunu düşünüyorum.Sunam da annesini bu hastalıktan kaybetmiş.Bir gün telefonda bana "Pınar düşünüyorum da hastaya bu kadar acı çektirmek doğru mu acaba" diye sormuştu.Kemoterapi tedavileri damarları mahvediyor çünkü.
Damar yolu bulmakta zorlanıyor görevliler.
Bilmiyorum ötesini nedir
Bekliyoruz
Annem
Şükran
Hande
Hamdi
Derya Demet
Babam
Ben
Şükranın ailesi
Arkadaşlarımız,akrabalarımız ve onlara verecek cevabımız yok,sorduklarında.
Buhar yapılma zamanı geldi,kardeşim istemedi.Gece on iki de yapacağını söyledi.

/11
Dün akşam dahiliye sevisinin özel odasına çıktık.Burada refakatçiler için bir divan var.Diğer odalarda sadece sandalyeler vardı.Şimdi bu divanda bağdaş kurdum ve bu notları yazıyorum.Ahmet uyuyor şimdilik.Saat tuttum ne zamana kadar uyuyacak.Biraz önce sıkıntılandı.Oksijen hortumunu burnuna koydum usulca.Kardeşim sinirlendi ve bağırarak ver dedi,hortumu yırtarcasına burnuna götürdü.Telefonum çaldı Bera'ydı arayan meşgule aldım.Cevap veremedim.
Güzel Allahım,bağışlaması rahmetini aşan Allahım.Sen kardeşimi bağışla.Çektiği bunca sıkıntıyı hafiflet.Canıyla oynuyor her dakika.İçindeki,bizlerin bilemediği ve anlayamadığı bir savaş.
İnsan vücudu ne kadar karmaşık ve bir o kadar da basit.
Toprakta ve doğada var olan kimyasallar insan vücudunda o kadar hassas bir dengeyle duruyor ki.Bu kimya bozulduğunda vücudun savaşı da başlamış oluyor yaşamla.Kendisine yabancı maddeleri vücudun dışına atmak istiyor stent gibi mesela.
Tanrım bu ne denge bu ne döngü.Her defasında büyüklüğün başımı döndürüyor.Şaşırıp kalıyorum.
Ey kainatın kitabını yazan,sen nelere kadirsin.Ey ten elbisesinin içindeki can ey mülkün sahibi,bizi bağışla.
Rüzgarın sesini duyuyor ve hissediyorum tenimde ,canım da içimin içinde.
/12
12.12.2012 seksen dokuz yılda bir gelen özel bir tarih.Bu tarihte herkes düğün yaptı,nişan yaptı,doğumlarını bu tarihe göre ayarlayanlar oldu.Hatta bir bakanımız 12 plakalı  il olan Bingöl de yeni doğan bebelere dörder adet çeyrek altın taktı.
Biz hala bekliyoruz.
Eylül'ü aradım.İbrahim abi yoğun bakımdaydı durumunu sormak istedim.Aldığım haber iyice sarstı beni.İbrahim abiyi de kaybetmişiz meğer.Kurban bayramından bu yana hastanedelerdi.Zaman zaman İbrahim abilerle aynı odalarda kaldık.Hayat dolu bir abimizdi.Kas hatalığı için tedavi bile göremedi.Allahın rahmeti üzerine olsun.
Kalem tükeniyor.

/13
29.12..2012// 02.40
Ahmet dün akşamüzeri solunum cihazına bağlandı.Yani entube oldu.
Yaralı balık
sığ suda çırpınır
pulu dökük
Gelebilseydin sen de eve.

Evet bir geceyi evde geçirdik birlikte.Son stent denemesi başarılı oldu ve TPN beslenmesi kesilerek oral beslenmeye geçildi.
O gece biber dolması yedi Şükran'ın ablası yapmıştı.En çok ciğer kebabını özledi.Ona söz verdim bir kaç gün içinde ciğer kebabını bulup buluşturup yedirecektim. Şöyle Antep usulü.Sevinç ve umut yeniden kapımızı çalmıştı ve biz onu içeriye aldık.Kim almazdı ki umudu içeriye.
Ertesi sabah durum hiç de öyle olmadı ve yeniden hastaneye gittik.Bu kez durum çok daha ciddiydi.
/14
Ahmet artık uyuyor.
Bu güne kadar diğer hastalarda görüp de anlattığım her şeyi Ahmet'te yaşadı.Acile geldiğimizde,nefes alamıyordu ve panik atakları başlamıştı.Nabız 170-180  civarında tansiyonu her an değişiklik gösteriyordu.
Acil servisinden sonra 3.kat göğüs servisine geldik yeniden. Bibab cihazına bağladılar. Cihaz yüzünü kaplıyor ve basınçlı hava veriyor.Bu arada annem de geldi.Ana oğul el sallaştılar gülümsediler birbirlerine.Ertesi gün son cuma öğleden sonra onu uyuttular.Yarım saat sonra kardeşim tepki vermeye ve uyanmaya başladı.Cumartesi günüyse gelen ziyaretçilerin hepsini tanıdı.Hortumlar ve makinalarla nefes aldığı için konuşamıyor sadece işaretlerle anlatıyor her şeyi.Orhan abiye canım işareti yaptı,“nasılsın" diye soran hemşireye başparmağıyla iyiyim işareti yaptı.Ayrıca su şişesini gösterdi ve su içmek istedi ağzındaki hortumlardan dolayı su veremedik.Sadece dudaklarını ıslattık.Doktorlar "Ahmet bey bizi şaşırtacak yine" dediklerinde umudumuz yeniden filizlendi.
/
Dar bir kapta kocaman bir balık ki yaralanmış,pulları dökülmüş iki büklüm olmuş.Gelen giden çocuklar ona dokunup duruyor.Balık can çekiyor çocuklar aldırmıyor.
Siz hiç suda boğulan balık gördünüz mü.Balık kabına sığmıyor.Ahmet hala uyuyor.
Şu anda yapılan tedaviler antibiyotik ve ağrı kesiciler,idrar söktürücüler,tansiyon düzenleyiciler.
Havalı yatak yaptılar bu gün.Berber geldi.Saç bonesi aldık banyo yaptırdık.
Kıyasıya mücadele,dar kaptaki balık nefes alıyor.

15.01.2012
İzmir semaları
Ve balık sustu.Kabına sığamayan balık kendi sularına gitti.
Ahmet'i beş ocak cumartesi kaybettik.Bu gün Gaziantep'e dönüyorum,canımı İzmir'de bırakarak.

25.aralık 2014
Bu gün doğum günün bebeğim.Buruk bir kutlama.Sensiz bir gece,seninle dolu.dönmemek üzere gittiğin yerde rahat ol.Kalbimiz seninle.Senden sonra...
Sonrayı hiç anlatmayım istersen,hepsini de biliyorsun.Gülelim hadi,bir de ama yanımda sadece su var.

Saatler
gitmeye kurulur
her doğum gününde
yılların ardında kalır
alkışlar
dilek tutmalar
bir kez
bir kez daha
unutulur sonra

çalınca saatler...Pınar Atay